Futbolda takım olmak her zaman önemlidir. Takımlar şampiyon olur. Şampiyonluk için tüm futbolcular bir takım oluşturmalıdır. Takım olmayı aşılamak çocuk ve gençler ile çalışan bir antrenörün günlük görevlerinden biridir. Fakat çocuklarımız mükemmel bir takım arkadaşı oldukları kadar mükemmel bireyler olmaları için ne yapıyoruz? Bireysel becerileri eksik kalan futbolcular bir araya gelip iyi bir takım olabilirler mi? Futbol Hala Bireysel Bir Oyundur.
Ben Olmadan Biz Olamayız
Çocuklarımız kendilerini bireysel olarak ifade edebilmeliler. Görebildiğim kadarı ile ülkemizin altyapı sorunun kalbinde antrenman yöntemleri yatıyor. Geçmişten bu güne başarılı ülkeler tarzlarını oyuncu yetiştirme ekollerinden alırlar. Maalesef halen eskimiş ve doğru olmayan görüşlere bağlıyız. Bireysel yeteneklere odaklanmıyoruz. Klüplerimizde sadece grup antrenmanları yapılıyor. Belli becerileri geliştirecek bireysel antrenmanlara hiç zaman ayrılmıyor. Alt yaş gruplarında mutlaka bire bir antrenmanlar ile kişisel gelişimi hızlandıran özel programlar uygulanmalıdır.
Burada hemen Johan Cruyff’un kendi otobiyografisi olan “Benim Oyunum” kitabında yazdıklarına bakalım. Cruyff Ajax’tan yola çıkarak diğer klüplerde bireyselliğe zaman ayrılmamasının Hollanda futbolunun kalitesini düşürdüğünü şöyle ifade ediyor:
“Klüp anlayışı paralelinde grup halinde antrenmana fazla zaman ayrılıyor, belli becerileri geliştirecek bire bir antrenmanlara ağırlık verilmiyordu. Buna ilaveten çocukken oynadığım sokak futbolundaki azalma, genç bir oyuncunun temel teknikleri üzerine haftada 10 saat daha az çalışması demekti ki bu birkaç yıl içinde büyük fark anlamına geliyordu. Bunların sonucunda iyi oyuncuya rastlamak güçleştiğinden taraftarların zevkli maç izlemesi giderek güçleşiyordu.”
Futbol Hala Bireysel Bir Oyundur
Çocukluğundan bu yana futbolu öğrenmeye çalışan, futbol eğitimi üzerine araştırmalar yapan, halen ülkemizde futbol okulu yürüten, yurtiçi ve yurtdışında 1000’den fazla çocuk ve genç futbolcuyla çalışmış bir antrenörüm. Her seviyede takım yaratmak oyunculara olabilecekleri en iyi seviyeye gelmelerine yardımcı olmakla başlıyor. Futbolda yapılacak ilk iş bu. Futbol hala bireysel bir oyun. Bireysel performans fark yaratıyor, maç kazandırıyor. Sonucu belirliyor.
Bir iki tane yıldız futbolcu size maçlar ve şampiyonluklar kazandırır demiyorum. Söylemek istediğim iyi takımlar kurmak için her oyuncusunun kendisine ve takıma katkı yapacak eğitimi alması gerektiğidir. Bu da ancak bireysel yaklaşım ile mümkün olur.
İngiliz spor psikoloğu Dan Abrahams, Futbol Mantalitesi kitabında aşağıdaki maddeler ile oyunun geneli ve mevkilere göre bireyin takıma katkısını harika açıklamış:
- Boşa çıkan biri yoksa pas atacak kimse yoktur.
- Markajdan kurtulan biri yoksa yapılan ortayla buluşacak kimse yoktur.
- Mükemmel kurtarışlar yapan bir kaleci maçı kazandırır.
- Topu çizgiden çıkaran, tüm hava toplarını alan bir savunmacı sayesinde maçı gol yemeden tamamlayabiliriz.
- En kritik anda gol vuruşunu yapan bir golcü galibiyeti getirir.
- Son saniyelerde kafasını kaldırıp o kusursuz asisti yapan bir orta saha oyuncusu olmasa galibiyet yerine beraberlikle yetinmek zorunda kalabiliriz.
Öte yandan bireyler kendileri ile beraber diğerlerini dolayısıyla takımı aşağı çekebilir. Bireysel hatalar maç kaybetmeye neden olabilir.
Mükemmel Tekniğin Sırrı
Teknik açıdan baktığımızda temel tekniklerde dokunuş sayısının antrenörlerce dikkate alınmadığını görüyorum. Oysa mükemmel tekniğin sırrı dokunuş sayısındadır. İster tek dokunuşu, ister birebirde etkili olmayı tekniğin en üst seviyesi sayın mükemmelleşmek için antrenmanda binlerce defa topa dokunmak gerekir.
Yine Cryuff’un yazdıklarına dönelim. “Topa tek dokunuşu tekniğin zirvesi sayarım. Ama tek dokunuşu, ’tek top oynamayı’ kusursuzlaştırmak için antrenmanlarda topa binlerce defa dokunmak gerekir ki biz de Ajax’da tam olarak bunu yapıyorduk.”
Özellikle küçük yaşlardan başlayarak çocuklara bireysel olarak topla oynama imkanı yaratmak gerekiyor. Çoğu yaklaşım çocukları sıraya sokup, sıra onlara geldiğinde sadece birkaç saniye topla oynayabilecekleri egzersizler yaptırıyor. Oysa BSS’in bir top bir çocuk felsefesi işin başlangıcı olmalı. Her antrenmanda, aksatmadan uzunca bir süre topla kendi başlarına yapacakları alıştırmaların nasıl büyük bir fark yarattığını gözlemliyorum. BSS’in kalbinde muhteşem bir gelişim aracı olarak kullandığımız Futebol de Salao oyunu topla daha çok buluşmak için harika fırsatlar yaratıyor.
Şampiyon Takımlar Harika Oyunculardan Oluşur
Tekrar Dan Abrahams’a kulak verelim. Muhteşem bireylerin takımlara can verdiğini şu cümleler ile anlatmış: “Şampiyon takımların kalbinde harika bireyler vardır. Baskı altında müthiş işler yaparken antrenman ve maçlarda takım olmak isterler.”
İşte bu yüzden bireysel antrenmanlar gelişmin anahtarıdır. Aynı grup çalışmalarında olduğu gibi çocuklarımıza kendileri olma fırsatı verip, özel hissetmeleri için çalışmalıyız. Kapasitelerini sonuna kadar kullanabilmelerine hatta kendi limitlerini geçmelerine yardım etmek zorundayız. Onlara daha fazla ilgi göstererek özgüven kazandıracak gelişimi amaçlamalıyız.
Sadece futbol adına değil, hangi filmleri, hangi müzik türünü seviyorlar. Kahramanları kimler? Hoşlandıkları davranış biçimleri hangileri? Futbol dışında hangi ilgi alanlarına sahipler? Tüm bunları bilmek ve ona göre davranmak özgün futbol karakterleri yetiştirecektir.
Futbolcu Değil Futbol Öğrencileri Yetiştir
Antrenörler onlara özel çalışmalar, yorumlar ve açıklamalar yaparak futbolun öğrencisi haline gelmelerine yardım etmelidir. Hızlı ve anında geri bildirim ile en ufak detaylar iyileşir. Böylece sadece daha hızlı gelişim değil, değerli hissetmeye başlarlar.
Çocuklarımızı dinlemek zorundayız. Çocuk ve gençlerimizin hedefleri nedir? Dinlemek ve kendi hedeflerine yönelik çalışmalar bu amaçlara ulaşmak için daha yüksek motivasyon kazandırır. Hedefe yönelik sıkı çalışma ile yapabileceklerini inanırlar.
Kişisel disiplin artar. Güçlü yanlarını kullanarak kendilerine özel davranışlar geliştirirler. Her hafta, her gün, her antrenman bir ya da birden fazla küçük gelişim zaman geçtikçe toplamda müthiş bir değişime sebep olur.
Kısacası bireysel gelişime odaklanarak çocuklarımıza değer vermiş ve değer kazandırmış oluruz. Sonunda takımlar ve Türk futbolu değer bulur.